Donnerstag, 16. Juli 2015

NUR SÛRESİ OTUZBEŞİNCİ ÂYETİN TEFSİRİ

 NUR SÛRESİ OTUZBEŞİNCİ ÂYETİN TEFSİRİ

             gerçekleri gösteren ALLAHın adıyla

Nur Sûresi 35. âyet: Allâh,göklerin ve yerin ışığıdır.
O'nun ışığı, içinde lamba bulunan bir kandile ben-
zer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden
bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan
mübârek bir zeytin ağacından yakılır. Ki, neredeyse
ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl,parıldır.
Allâh, dilediği kimseyi ışığına iletir. Allâh insanlara
misaller verir. Allâh her şeyi bilir.

Nur Sûresi 35. âyetinin tefsiri:

Allah, göklerin ve yerin ışığıdır: Yani güneş nasıl
yeryüzünün ve diğer gezegenlerin aydınlatıcısı ol-
muşsa, bütün evrenin ruhlu ve hayatlı güneşi olan
Allah da, yerin ve göklerin aydınlatıcısı olmuştur.
Nasıl denizdeki balık denizi ve içinde yüzdüğü su-
yu ve insanlar, içinde yaşadıkları havayı görmezse,
Allah'ın bütün evreni kuşatmış bulunan ışığını da
görmezler. Ama bütün evren ve evrenliler, O'nun
varlığından yayılan ışık içinde yüzerler.

O'nun ışığı, içinde lamba bulunan bir kandile ben-
zer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden
bir yıldız: Yani Allah'ın ışığı ve ışıklı varlığı, yıldız
gibi parıldayan lambadaki ışık gibidir. Fakat bu pa-
rıldayan Allah ışığının kaynağı ve ışıklı kişiliği,-
neşin dünyadan 150 milyon km. uzaklığı gibi, biz-
den 50 bin yıl uzaktadır. Bu uzaklığı sebebiyle de,
O'nun ışıktan varlığı bize görünmez olmuştur. Fa-
kat kıyametten sonra insanların diriltilecekleri güne
sahiplik etmek için yönetim saltanatından yeryüzü-
ne indiğinde, O'nun mahşer meydanını aydınlatan
ışıklar üstü ışıktan varlığını, O'na inanmış ve teslim
olmuş bütün iyi kullar apaçık göreceklerdir. O'na i-
nanmamış olanlar ise, O'nu görmekten mahrum bı-
rakılacaklardır.Çünkü onlar "kör olarak" diriltilecek-
lerdir. O'nun ışıktan varlığını görmek isteyenler,
fırsat ellerindeyken O'na inansınlar ve teslim olsun-
lar.

Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübârek
bir zeytin ağacından yakılır. Ki, neredeyse ateş
değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır:

Kandildeki ışık, doğuya ve batıya ait olmayan bir
ağaçtan yakıldığı gibi, Allah'ın ışığı da, Kendinden
başkasına ait olmayan Kendi kişiliğinden kaynakla-
nır. Bu kaynağın başka ışıklara ihtiyacı yoktur. Çün-
kü bu kaynak, evrendeki bütün ışıkların ışığı ve pa-
rıl parıl parıldayan hiç sönmez güneşi ve yıldızıdır.

Allâh, dilediği kimseyi ışığına iletir. Allâh insanlara
misaller verir. Allâh her şeyi bilir:

Allah, istediği kimseyi ışığına iletir. Fakat bu iletiye
mazhar olmak için insanın da O'nun ışığına yönel-
mesi ve onu istemesi gerekir. Allah size bu örneği
vermiştir ki, O'nun bütün evreni ve içindekileri ay-
dınlatan ışıklar üstü ışıktan varlığını kolayca anla-
yabilesiniz. Siz bunları bilemezdiniz. Ama evrenin
aydınlatıcısı Allah, herşeyi bilmekte olduğu için,
size bilmediklerinizi öğretiyor ve Kitabı'yla gösteri-
yor.

Not: Cenab-ı Hak bu âyette; "Allah, göklerin ve ye-
rin ışığıdır" demekle, Kendinin "ışıktan bir varlık"
olduğunu apaçık göstermiştir. Fakat müfessirlerin
çoğunluğu, O'nun "ışıktan bir varlık" olduğunu dile
getirememişlerdir. Ancak içlerinden bir tek Bediüz-
zaman Said Nursi, Nur Sûresi'ne dayanarak Allah'a;
"Güneşler Güneşi, Nurların Nuru" diye hitap edebil-
miştir.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondördü, Aralık sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Yorumlama.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Keine Kommentare: